27 Mart 2014 Perşembe

Sarra Manning – Aşk Kaç Beden? Çekilişi

Goodreads Puanı: 4.01
Kitabın Orjinal Adı: You Don't Have to Say You Love Me
Yazar: Sarra Manning
Sayfa Sayısı: 608
Yayınevi: Feniks Yayınları
Türü: Womens Fiction, Romance



ÇEKİLİŞ FACEBOOK SAYFAM ÜZERİNDEN GERÇEKLECEKTİR.




Feniks Kitap’ın sponsorluğuyla düzenlenen Sarra Manning – Aşk Kaç Beden? Kitabı çekilişi başladı.

Çekilişin koşulları ise oldukça basit J


-Son katılım tarihi 30 Mart 2014 olup kazanan Random.org kullanılarak belirlenecektir. Kazanan 31 Mart akşamı duyurulacaktır.
Herkese bol şans!!
»

14 Mart 2014 Cuma

3. KKBT Devrim 19 - Gregg Rosenblum Yorum+Alıntılar+Çekiliş



Goodreads Puanı: 3.20
Kitabın Orjinal Adı: Revolution 19
Yazar: Gregg Rosenblum
Sayfa Sayısı: 302
Yayınevi: Elf Yayınları
Türü: Young Adult, Science Fiction



Arka Kapak: 
Yirmi yıl önce savaşlarımızda mücadele etmeleri için tasarlanmış robotlar savaş alanını terk etti. Ardından silahlarını bize çevirdiler.Sadece bir avuç insan 2071 robot devriminden kaçabildi. Ormandaki gizli bir insan topluluğunda aileleriyle birlikte yaşayan Kevin, Nick ve Cass şanslı olanlar arasındalar.Ancak daha sonra onların köyü de tespit edildi ve kaçmayı başarmış insanlarsa robotlar tarafından ele geçirildi. Ailelerini yitirmiş olan bu gençler, hayatta kalan insanları kurtarmak için en büyük düşmanları tarafından yönetilen şehre sızarak her şeyi riske attılar.Devrim 19, diğerlerinden farklı bir sinematik gerilim. Dinamik karakterleriyle büyük ses getiren yapıt, aksiyon, dram, gizem ve romantizme, kısaca genç okurların istediği her şeyi içinde barındıyor. Kaçırılmaması gerekilen bu sürükleyici hikâye, Gregg Rosenblum'ın ilk romanı.




Evinizde, iş yerinizde, okulunuzda... Yaşadığınız her yerde elektronik aygıtlar kullanıyorsunuz. Peki ya bu elektronik aygıtlar yapay bir zekaya sahip olsaydı ve artık insanlardan bıktıklarına karar verselerdi, napardınız?


Kitaptaki robotlarda aynı bu durum gibi. Robotlar, insanların savaşırken kullandıkları silahlardı fakat silahlarını insanlara yönelttiklerinde her şey değişti. İnsanlar ormanlarda yaşamaya başladı. Şehirler robotların eline geçti, insanlar köle olarak kullanıldı. En azından Nick, Kevin ve Cass'e anlatılanlar bu yöndeydi.



Bir grup robotun Cass, Kevin ve Nick'in yaşadığı Özgürköy'ü yakıp yıkması ve bunun üzerine anne babalarının robotlarca şehire kaçırılmasıyla tüm bildikleri değişti. Anne babalarını kurtarmak için üç kardeş büyük bir mücadeleye giriştiler. Ama Nick'in robotlarca aranan bir suçlu haline gelmesi işlerini hiç de kolaylaştımadı.


Kitabın özellikler bu kısımlarının çok hızlı geçildiğini düşünüyorum. Ne ara ormandan çıkıp şehre vardılar anlayamadım. Yazar betimleme konusunda başarılıydı ve esprili yanını da kitapta gösterebilmişti. Yazar, kurgu ve çeviri konusunda kitaba hiç bir şey söylemeyeceğim çünkü eleştirilecek bir yan göremiyorum. Fakat kitaba 4 puan veriyorum çünkü kurgunun fazla hızlı ilerlediğini düşünüyorum. Okurken hız trenine binmiş gibiydim, ne ara başladı ne ara bitti anlamadım. Kitabı biraz daha uzatabilirdi diye düşünüyorum.




Ayrıca alıntıları ve çekişi de aşağıda bulabilirsiniz.





















a Rafflecopter giveaway
»

6 Mart 2014 Perşembe

Pegasus Yayınları CNR ve Bursa Kitap Fuarı Kitap Kataloğu

Pegasus Yayınları'nın CNR ve Bursa Kitap Fuarı'nda da bulabileceğiniz kitap kataloğunu buradan inceleyebilirsiniz.

»

5 Mart 2014 Çarşamba

Yorum : Steelheart - Brandon Sanderson (Dex)


Goodreads Puanı: 4.12
Kitabın Orjinal Adı: Steelheart (Reckoners #1)
Yazar: Brandon Sanderson
Sayfa Sayısı: 467
Yayınevi: Dex
Türü: Fantasy,Young Adult
Arka Kapak:
Dünyanın üstüne çöken felaketin gökyüzünde belirmesinin üzerinden on yıl geçmişti. Sıradan insanlar değişmeye başlamış, süperkahramanları andıran Epiklere dönüşmüşlerdi. Ama Epikler halkın dostu değildiler. O muhteşem yeteneklerini, güç için kullanıp insanları sömürüyorlardı.
Kimse Epiklerle savaşamazdı… Asiler hariç. Asiler bir grup sıradan insandı ve hayatlarını Epiklerin zayıf noktalarını bulup onları yok etmeye adamışlardı. David Asilere katılmak istiyordu. Çünkü Steelheartı istiyordu: yıllar önce babasını öldüren yenilmez Epiki. Bunu uzun zamandır beklemiş, planlar yapmış, dünya üzerindeki tüm Epiklerle ilgili bilgi toplamıştı.
Şimdi harekete geçme zamanıydı. İntikam zamanı...



Steelheart çıktığı günden beri okumayı istediğim bir kitaptı. Elime biraz geç geldi ama geç olsun güç olmasın.

Reread yaptığım fazla kitap yoktur kitaplığımda. Ama Steelheart reread yapacağım kitaplar arasında yerini aldı. Ne muhteşem bir kitapsın sen yaa… Kurgu beni aldı götürdü. Gerçi, sanki kurguyu değiştirebilecekmişim gibi kitapla konuştuğumda oldu, bu benim deli olduğumu göstermez değil mi?

Öncelikle kitabın başında ana karakterimiz David’in küçük yaşlarda babasının Steelheart tarafından öldürülüşüne şahit oluyoruz. Steelheart Newcago’yu kendi şehri ilan etmiş bir epik. Steelheart David’in babasının açtığı ateş sonucu yaralanıyor –normalde kurşunların işlemediği biridir kendisi- ve bunun üzerine sinirleri zıplıyor, o an bulundukları bankayı olduğu gibi çeliğe çevirip yerin dibine sokuyor. David bankadan bir şekilde çıkmayı başarıyor ama tüm bu olanlar onda öyle bir etki yaratıyor ki yıllarca intikam duygusunu içinde biriktiriyor, bir sürü plan yapıyor ve epiklerle ilgili bulabildiği tüm bilgileri topluyor.





Bankada gerçekleşenler yazarın betimlemeleri, anlatışı, dili sayesinde sanki o an gerçekten oradaymışım ve olaya kendi gözlerimle şahit olmuşum gibiydi. Kitabın en sevdiğim bölümlerinden biriydi.



Ama kitaptaki aksiyon sadece burayla sınırlı değil. Kitap sürekli bir aksiyon içersinde. David’in epikleri öldüren Asiler adlı grubu bulup onların arasına kabul edilme çabaları ve doğaçlamaları, güzel ama bir o kadar da garip ruh halleri içersinde olan Megan’a karşı hisleri, Prof’un muhteşemliği, Cody’nin saçmalamaları, Abraham’ın silahları ve Tia’nın kolaları… Asilerdeki tüm elemanlar birbirini tamamlar nitelikte.



En tehlikeli epik Steelheart gibi gözükse de Steelheart kadar tehlikeli, Steelheartın yardımcıları olarak bilinen Nightwielder, Firefighter ve Conflux (ne kadar yardımcısı denir o şüpheli) bir o kadar tehlikeli epikler. Steelheart’a ulaşabilmeleri için geçmeleri gereken engeldir kendileri aynı zamanda. İşleri bu tehlikeli epikleri yenmekle bitmiyor tabi. Aynı zamanda Steelheart’ı öldürmenin bir yolunu da bulmaları gerekiyor. Her epiğin zayıf bir tarafı var ama David’in babasının Steelheart’ı yaraladığında gerçekleşen o kadar çok etmen var ki, Steelheart’ın zayıf tarafının tam olarak ne olduğu bir türlü anlaşılamıyor.


Kitabın sonunda aynı bu kedi gibi ağzım bir karış açık kalakaldım. 



Biz kendimizi çakal bilirdik de ne çakallar varmış anacım. Kitabın son kısmında beni benden alan aksiyon kısmında öyle sırlarla karşılaşıyoruz ki, kitabı okuyan herkesin benim gibi tepki verdiğine eminim.
En başta söylediğim gibi kitaba bayıldım. Yalnız SPOİLER  –Megan’ın alnının çatındaki kamera ve asilerin epiklerin varlığını anladıkları cihazı Prof’a göre ayarlamaları- bana saçma gelen bir iki şey yoktu da değildi. “Fantastik kitap yorumluyorsun, normal hayata göre saçma olan şeyler tabii ki olacak” dediğinizi duyar gibiyim ama saçmalığın da bir sınırı vardır dimi canım :P Kitaba puanım 5, ama siz bunu kitabı tekrar okuyacağımı söylediğimde zaten anlamışsınızdır :D





»

1 Mart 2014 Cumartesi

CNR Kitap Fuarı 1-9 Mart

Bugün CNR Kitap Fuarındaydık. (Haylaz’ın Kitaplığı ve Benim Defterim bloggerları)


İlk kez yapılan bu fuara havalimanına giden metroya binip, havalimanından bir önceki durakta inerek ulaşabilirsiniz.

Üzülerek söylüyorum ki fuarda bazı yayınevleri yoktu. Yine de kapıdan girer girmez kendimizi kaybettik. Biz gittiğimizde saat daha 10u çeyrek geçiyordu ve fuar alanının saat 10da açıldığını da ele alırsanız ne kadar sakin bir zamanda orada olduğumuzu hayal edebiliyorsunuzdur. Öyle ki biz 2 saat boyunca tüm fuar alanını dolaşıp ayaklarımıza kara sular indiğine karar verdiğimizde ve çıkışa yöneldiğimizde açılış konuşmaları henüz yapılıyordu.


Hiçbir yeri atlamamamız için koridorları düzenli bir şekilde gezmek aklımıza birkaç stand geçtikten sonra aklımıza geldi ve en başa geri döndük. İyi ki de dönmüşüz. En başta yer alan Pena Yayınları’nca çok sıcak karşılandık. Saklama Kabı blogunun yazarı Eren’de orada görev alıyordu ve onu canlı canlı görmek gerçekten benim için muhteşem bir şeydi. Pena Yayınları’nca bu kadar sıcak karşılandıktan sonra kitap almadan oradan ayrılır mıyım hiç! Özellikle de blog sahiplerine olan yaklaşımlarından sonra…






Jasinda Wilder’in “Seninle” kitabını aldım ve resmen Pena Yayınları standının siftahını yapmış oldum. Vuhuuu! Aynı zamanda verilen ayraçlarla ve rengine resmen aşık olduğum bu bez çantayla oradan ayrıldık.





Standları dolaşırken Feniks Yayınları'nda olduğu standta baya vakit harcadık. Sosyal paylaşım sitelerinde yer alan görevlilerden biri kitapların neredeyse hepsini bize önerdi.En azından kitapların konuları hakkında bilgi sahibi olmaları hatta kitapları okumaları hoşuma gitti. Bazı standlara konulan, kitaplardan bir haber görevlilerden hiç hazetmiyorum. Bir şey soruyorsun ama cevabını alamıyorsun,suratına boş boş bakıyor.Eğer fuar gibi büyük bir işe giriştiyseniz bazı soruların cevaplarını biliyor olmalısınız, değil mi ama -_-


Ephesus’un bir öbek Günahkarlar Turnede serisini, Martı Yayınları'nın standını ve Artemis standını da sağ salim geçtik.

Pegasus Yayınları’nın standına geldiğimizde Mesut Abi de oradaydı ve birkaç gün önce Cağaloğlu’ndaki Pegasus Yayınlarının dağıtım yerindeki ziyaretimizden sonra beni hatırlamasına çok sevindim. Sonuçta yanımda Kitab-ı Sevda blogunun yazarı Merve’de vardı ve onun yanındayken biraz silik kaldığımı düşünmüştüm. Öyle olmadığımı görünce gerçekten sevindim, sonuçta ben blog olaylarında yeniyim. John Green’in sadece Aynı Yıldızın Altında kitabını okumuştum, Alaska’nın Peşinde ve Kağıttan Kentler’i Pegasus standında görünce John Green kitaplarını tamamlamadan olmaz diye düşündüm. Bunlar fuardan Varan 2’im ve Varan 3’üm. (Ayrıca Mucizeler Çağı’nda fena aklım kaldı :’( )




Sadece romanlar değildi fuarda olan. Test kitapları için de fuarda ayrıca bir bölüm oluşturulmuştu.

Tam çıkışa kadar gelmiştik ki –benim de cüzdanımın sonuna gelmiştik- Timaş yayınlarının standında bir kitap kapağıyla beni kendisine çekti. Çekmez olaydı. Türk yazar tarafından yazılmış bu fantastik seri kredi kartıma girmiş bulundu. Cem Gülbent’in Paradokya serisinin konusu küçükken izlediğimi zar zor hatırladığım bir filmi andırdı bana. Umarım kapağında yazdığı kadar güzel bir seridir. (Serinin birinci kitabı olan Adalet Yıldızı ve Kayıp Pusula’nın 10. Baskısı olduğuna değinmeden de geçemeyeceğim.)
»
back to top