Goodreads Puanı: 4.37
Kitabın Orjinal Adı: Divergent (Divergent #1)
Yazar: Veronica Roth
Sayfa Sayısı: 504
Yayınevi: Artemis
Türü:Distopya
Uyumsuz. Kitaplığımda onlarca kitap arasında en çok değer
verdiğim. Nedeni belki içinde biraz olsun kendimi bulmam belki diğer
kitaplardan daha realist olduğunu düşünmem (distopik kitapta ne kadar
realistlik olabilirse), belki akıcı dili, belki hepsi, belki de hiçbiri. Tek
bildiğim milyon kez okuduğum bu kitabın yeterince iyi tanıtılmadığı. Açlık
Oyunları’ndan neyi eksik benim Uyumsuz’umun hee. Diyiverin bakalım :/
Beatrice Prior’ın Chicago’sunda toplum, her biri belli bir erdemi yaşatmaya adanmış beş topluluğa bölünmüş durumda. Dürüstlük, Fedakarlık, Cesurluk, Dostluk ve Bilgelik.
Her yıl, belli bir günde bütün on altı yaşındakiler, hayatlarının geri kalanında birlikte yaşayacakları grubu seçmek zorunda. Beatrice, hem ailesiyle kalmak, hem de kendi benliğini bulmak istiyor ama ikisini birden seçemez. Bu nedenle kendisi dahil, herkesi şaşırtan bir seçim yapıyor. Genç yazar Veronica Roth heyecanlı seçimler, kalp kıran ihanetler, kan donduran sonuçlar ve beklenmedik aşklarla dolu karanlık bir geleceği anlatan gerilim serisinin ilk kitabıyla edebiyat sahnesine çıkıyor!
Fedakarlık(Gri), Dostluk(Kırmızı), Dürüstlük(Siyah), Cesurluk(Sarı), Bilgelik(Mavi)
Sanacaksınız ki “kalp kıran” ihanetler, “kan donduran” sonuçlar
derken abartılıyor. Yok anacım, baya baya kitabın sayfalarının arasından neler
çıkacağını tahmin edemiyoruz. “Yuuuuh bu kadarı fazla ama Veronica’cığım” dediğim
anlar var. Kitabı bir kenara koyup böğürdüğüm anlar bile var. Hele Tris’i
şamarlamak istediğim, bir silah kapıp birilerinin kafasına dayamak istediğim o
anlar… Topluluk seçiminden sonra bireyler seçtikleri topluluktaki özelliklere
uymak zorundalar.Dürüstlerin hiç yalan söylememeleri ve Fedakarların kendi ihtiyaçlarını yok sayıp diğer bireylere odaklanmaları gibi. Ayrıca topluluklarına uyum sağlayamayanlar “Topluluksuz”lar
arasında kalıyorlar ki bu da toplumdan ayrı düşmek demek, iyi bir şey değil
yani. Topluluk seçimi öncesi gençleri
bir test’e sokuyorlar ve bu testten herkesin yatkın olduğu topluluk ortaya
çıkıyor. Topluluklardan sadece bir tanesi değil de bir kaçına birden yatkınlık
gösterenlere Uyumsuz adı verilmiş.
“Huzurda
bastırılmışlık var, buradaysa özgürlük.”
Nah sana özgürlük! Seçtin o çok istediğin Cesurluk’u, erkek
kardeşin Caleb’ın da başka bir topluluğa geçmesiyle aileni yalnız bıraktın da
ne oldu! Fedakarlık’tan kaçtın ama Cesurluk’ta çok mu özgürsün! Sen onu git
Eric’e anlat. Hani Cesurluk topluluğunun zorba liderlerinden olan Eric.
Hatırladın mı gülüm. Ya da belki eğitmenin Dört’e asılmak sana iyi gelebilir ha! (Evet evet ismi Dört, sayı olanından ve nedeni, içinde asla önleyemediği
korkular)
Her kitapta bir erkek karakter olur ve ben ona bağlanırım
çünkü yazarlar onları muhteşem özelliklerde yaratırlar. Fangirl’lük görevimi
yerine getirir günlerce onları kafamdan çıkarmam, takıntı haline getiririm. Ama
Dört öyle değil. Öyle çabucak yumuşayan, çabucak değer veren biri asla değil. Tris’in
zorlu eğitimlerinde yer alıyor Dört.Cesurluk lideri olabilecekken özel nedenlerden dolayı eğitmen olmuş. Dövüş, silah eğitimleri, psikolojik
testler ve diğer Cesurluk adaylarına yönelik her şey Dört’ten geçiyor. Kendisi
de başka topluluktan geçmiş Cesurluk’a. Tris’le aralarında oluşan bağ ise
gerçekten zorlu zamanların sonunda oluştu. İlk bakışta aşk ve çekim değil
aralarındaki. Daha güçlü ve farklı bir şey. Kitaba bayılmamın sebeplerinden
biri de bu zaten.
Omzuma bir el dokunuyor, anında yumruğumu savuruyorum ve hem sert hem yumuşak bir şeye vuruyorum. “Dokunma bana!" Hıçkırıyorum.
“Bitti,” diyor Dört. Eli tuhaf bir şekilde saçlarımın üzerinden kayıyor. Aklıma, her gece uyumadan babamın beni öpüp saçlarımı okşaması geliyor. Annemin makasla saçlarımı kısaltırken dokunuşunu hatırlıyorum. Ellerimle kollarımı sıvazlıyorum. Orada olmadıklarını bildiğim halde, hala üzerimdeki tüyleri silkmeye çalışıyorum.
“Tris.”
Metal koltuğun üzerinde öne arkaya sallanıyorum.
“Tris seni yatakhaneye geri götüreceğim, tamam mı?”
“Olmaz!” diye patlıyorum. Başımı kaldırıp ateş saçan gözlerle ona bakıyorum, gerçi gözyaşlarımın arasından onu hayal meyal görebiliyorum. “Beni göremezler… Bu halde göremezler…”
Adaylar arasındaki rekabet can kayıplarına bile neden
oluyor. Uuuu çok sertler! Adaylar arasındaki tehlikeli kişiler, başka
topluluklardan gelen tehlikeler, hainler, işkence gibi eğitimler… Hepsine göğüs
gerdin de ne oldu Tris? Bilgelik topluluğunun lideri Jeanine “Jack in the box” gibi fırladı ve topluluklar arasındaki düzenin
içine ederken sen
de sevdiklerinden oldun.
Jeanine'de ahanda böyle işte, çıkıveriyor ortaya.Korkunç şey -_-
İşte Veronica’ya burada birinin dur demesi gerekiyordu
bence çünkü bir ara kitapta karakter kalmayacağını düşündüm. Her halde zombi
olarak filan geri gelecekler diye bile ümit ettim, düşünün çaresizliğimi. Ama
nerdeee! Tris’in yaptığı çılgınlıklar sırasında ise olaylara kendimi o kadar
çok kaptırdım ki, sanki gökdelenden atlayan, trenden çatıya sıçrayan benmiş
gibiydim. Aksiyonun dibine vurdum gençleeeer :D
Gökdelen Sahnesi
Böyle güzel bir kitabın tabii ki filmi çıkacak. Çekimler
tamamlandı, film ülkemizde 28 Mart 2014’te çıkacak (Amerika’dan bir hafta sonra
-_- ). Daha önce de dediğim gibi Türkiye’de Uyumsuz’un tanıtımının iyi yapılmadığını
düşünüyorum. Eeeey Artemis duy sesimi. Duy sesimi de Allegiant’ın çevirisini,
Insurgent’in çevirisi gibi aylar sonra yapma.
Kitaba vereceğim puan ise kesinlikle 5. Kitabın bağımlısıyım
diyorum oğluuuum anlamıyor musun? Okumadıysanız 2. kitap Kuralsız'la birlikte alın :D
Dip Not: Son olarak bu kitabı okurken sözlerini ve müziğini kitaba çok yakıştırdığımdan sürekli bu şarkıyı dinledim.Kitabın ruhunu yansıtıyor bence. Gerçekten kitaba uygun olduğunu düşünüyorum. Bu bir çeşit öneridir.
Lil Wayne - Mirror ft.Bruno Mars
Jeanine'de ahanda böyle işte, çıkıveriyor ortaya.Korkunç şey -_-
YanıtlaSilÖldüm orada lsdalşlfşsdlşsdf :D