Goodreads Puanı: 4.50
Yazar: Asude
Sayfa Sayısı: 519
Yayınevi: Ephesus Yayınları
Türü: Romance
İlk önce Martin Turner'ın ne kadar Amerikalı olduğuna değinmek istiyorum. Türkiye'de uzun zaman geçirmesinden midir nedir Martin Turner Amerikalı olmaktan çıkmış. Bildiğin Los Siirtli, Erzurumville'li arkadaş. Mağara adamı gibi kızı saçından çekip götürmediği kaldı diyeceğim ama galiba onu da yaptı. Tüm kitap boyunca İlkim'i kolundan tutarak sürükledi. Bu kızın bu adama aşık olabilmesini ben sadece stockholm sendromuyla açıklayabilirim. Martin'in tek güzel huyunu göremedim ben kimse kusura bakmasın. Belinde silah taşıyan bir iş adamı... Korumalara para saçmak varken niye böyle bir şey yapıyor anlayabilmiş değilim, sonuçta sağa sola saçacak parası çok.
İlkim'e gelecek olursak kişilik çatışması yaşadığını düşünüyorum. Kitabın başında okuduğum kızla kitabın sonunda okuduğum kız iki ayrı kişi gibiler. Birinin, düşüncelerini değiştirmesine anlam verebilirim. Ama baştan sona kişiliğinin değişmesi benim hiç hoşuma gitmedi.
Ayrıca kitabın biraz uzatıldığını, çok daha kısa tutulabileceğini düşünüyorum. Kitabın yarısında Martin'in İlkim'i kolundan sürüklediği ve bağırdığı kısımlar olduğunu düşünürsek...
Yazarın tüm bu kurgunun diğer bir tarafında Mary-Seth ilişkisini de koyması hem iyi hem kötü olmuş. Martin ve İlkim'in arasında geçen kavgalardan sıkıldığım anda Mary-Seth ilişkisine geçmek kitabı bir kenara koymamı engelledi, ama iki Amerikalının arasındaki ilişkinin yine Türkler arasında geçiyormuş gibi yazılması beni yine sıktı. Huyları suyları bildiğiniz Türk bunların yahu. -_-
Kitabın sonu üzgünüm ki fazlasıyla tahmin edilebilirdi. Arada beni eğlendiren ve kitaba devam etmemi sağlayan karakterse İlkim'in annesi oldu. Her seferinde kızına farklı lakaplar takması çok komikti. Hatta "Bizon kürküm" dedikten sonra bende kayışlar koptu :D
İlkim'in annesi olan Ayşen Hanım'ın hatrına kitaba ancak 5 üzerinden 2 verebilirim.
Pabucumun Ajanı'nı severek okumuştum ve bu kitabı da elime büyük bir heyecanla almıştım ama beklediğimi malesef bulamadım. Yine de Asude'nin emeğine sağlık. Şimdi tüm Asunny'lerin hıncına hazırım. Bakalım ne olacak :/
Bu kitap hakkında yazacaklarım tüm Asude taraftarlarını kızdırabilir. Bir kitabın oluşum süreci boyunca hem yazarın hem yayınevinin çok emek harcadığını biliyorum ve "Sen kim oluyorsun da onları eleştiriyorsun!" diyenler çıkacağını tahmin ediyorum ama Dikkat! Aşk Çıkabilir hakkındaki düşüncelerimi yazmadan edemeyeceğim.
Öncelikle kapağı ele alacağım ki asıl eleştireceğim konuya gelmeden önce iyi olan şeyleri aradan çıkarmış olayım. Kapak kalitesini tasarımını çok sevdim. Asude'nin diğer bir kitabı olan Pabucumun Ajanı'nın kapağında beni iten bir şey vardı. Belki kapaktaki kızın yaşının çok küçük gözükmesindendir, bilmiyorum ama Dikkat Aşk Çıkabilir'in kapağı bence gayet güzel.
Yazım konusunda da diyeceğim bir şey yok. Çoğunlukla yabancı yazarların kitaplarını okuduğumdan çevirilerde fazlasıyla yazım yanlışına rastlıyorum. Ama Türk yazar olduğunda bu durum haliyle yaşanmıyor. Ama yine de gözüme fazlasıyla batan bir yazım yanlışı vardı ki, bazıları "o kadarcık kadı kızında da olur." diyip beni eleştirebilirler. Fakat Brian isminin kitapta ilk önce "Brain" diye yazılması beni çok fazla rahatsız etti (belki de nedeninin 'brain'in anlamının beyin olmasındandır). Sonradan kitabın devamında bir yerde ise bu durum düzeltilip Brian oldu.
Asıl eleştirimi yapmadan önce kitabın konusundan bahsedeyim. Kafayı hayvanlarla, bitkilerle, hücrelerle, latinceyle kısaca biyolojiyle bozmuş İlkim, üniversitede asistan. Öğrenciler sırf sınav sorularını çalabilmek için İlkim'i bir bara götürüp sarhoş ediyorlar. O sırada İlkim'in yolu, İstanbul üzerinden Amerika'ya geçecek ama uçuşu hava muhalefeti yüzünden ertelendiği için zaman geçirmek için bir bara girmiş Martin'le çakışır. İçkisine katılan ilaç nedeniyle kafası bir milyon olan İlkim Martin'le fazla sarmaş dolaş olunca bara giren narkotik polis bunları bardan birlikte çıkarırlar, çünkü Martin'i İlkim'in sevgilisi sanmışlardır. Bu sırada magazin dergileri bunları fotoğraflar.
Bu fotoğraflar yüzünden İlkim'in babası Martin'den kızıyla evlenip itibarlarını düzeltmelerini ister. Bunu özel nedenlerden dolayı Martin kabul etse de İlkim'i ikna etmek bu kadar kolay olmayacaktır. Ama babası bu olaydan sonra İlkim'e, gitmeyi çok istediği Stanford Üniversitesi'ne yüksek lisansa göndermeyeceğini söyler.
İlkim zaten sınav sorularını çaldırdığı için okuldaki asistanlık görevinden atılmıştır. Stanford'taki yüksek lisansı da tehlike girince Martin'le evlenmek zorunda kalır. Çünkü Martin İlkim'e, evlendiği takdirde yüksek lisansa gidebileceğini söyler. Evlilik, Amerika, üniversite ve diğer olayları kitapta bulabilirsiniz, olayların başlangıcı bu şekilde.
Konusunu size ne kadar aktarabildim bilmiyorum ama kitapta benim hoşuma gitmeyen yerleri size çok iyi açıklayabileceğime eminim.
----BUNDAN SONRASI SPOILER ICEREBİLİR----
Öncelikle kapağı ele alacağım ki asıl eleştireceğim konuya gelmeden önce iyi olan şeyleri aradan çıkarmış olayım. Kapak kalitesini tasarımını çok sevdim. Asude'nin diğer bir kitabı olan Pabucumun Ajanı'nın kapağında beni iten bir şey vardı. Belki kapaktaki kızın yaşının çok küçük gözükmesindendir, bilmiyorum ama Dikkat Aşk Çıkabilir'in kapağı bence gayet güzel.
Yazım konusunda da diyeceğim bir şey yok. Çoğunlukla yabancı yazarların kitaplarını okuduğumdan çevirilerde fazlasıyla yazım yanlışına rastlıyorum. Ama Türk yazar olduğunda bu durum haliyle yaşanmıyor. Ama yine de gözüme fazlasıyla batan bir yazım yanlışı vardı ki, bazıları "o kadarcık kadı kızında da olur." diyip beni eleştirebilirler. Fakat Brian isminin kitapta ilk önce "Brain" diye yazılması beni çok fazla rahatsız etti (belki de nedeninin 'brain'in anlamının beyin olmasındandır). Sonradan kitabın devamında bir yerde ise bu durum düzeltilip Brian oldu.
Asıl eleştirimi yapmadan önce kitabın konusundan bahsedeyim. Kafayı hayvanlarla, bitkilerle, hücrelerle, latinceyle kısaca biyolojiyle bozmuş İlkim, üniversitede asistan. Öğrenciler sırf sınav sorularını çalabilmek için İlkim'i bir bara götürüp sarhoş ediyorlar. O sırada İlkim'in yolu, İstanbul üzerinden Amerika'ya geçecek ama uçuşu hava muhalefeti yüzünden ertelendiği için zaman geçirmek için bir bara girmiş Martin'le çakışır. İçkisine katılan ilaç nedeniyle kafası bir milyon olan İlkim Martin'le fazla sarmaş dolaş olunca bara giren narkotik polis bunları bardan birlikte çıkarırlar, çünkü Martin'i İlkim'in sevgilisi sanmışlardır. Bu sırada magazin dergileri bunları fotoğraflar.
Bu fotoğraflar yüzünden İlkim'in babası Martin'den kızıyla evlenip itibarlarını düzeltmelerini ister. Bunu özel nedenlerden dolayı Martin kabul etse de İlkim'i ikna etmek bu kadar kolay olmayacaktır. Ama babası bu olaydan sonra İlkim'e, gitmeyi çok istediği Stanford Üniversitesi'ne yüksek lisansa göndermeyeceğini söyler.
İlkim zaten sınav sorularını çaldırdığı için okuldaki asistanlık görevinden atılmıştır. Stanford'taki yüksek lisansı da tehlike girince Martin'le evlenmek zorunda kalır. Çünkü Martin İlkim'e, evlendiği takdirde yüksek lisansa gidebileceğini söyler. Evlilik, Amerika, üniversite ve diğer olayları kitapta bulabilirsiniz, olayların başlangıcı bu şekilde.
Konusunu size ne kadar aktarabildim bilmiyorum ama kitapta benim hoşuma gitmeyen yerleri size çok iyi açıklayabileceğime eminim.
----BUNDAN SONRASI SPOILER ICEREBİLİR----
İlk önce Martin Turner'ın ne kadar Amerikalı olduğuna değinmek istiyorum. Türkiye'de uzun zaman geçirmesinden midir nedir Martin Turner Amerikalı olmaktan çıkmış. Bildiğin Los Siirtli, Erzurumville'li arkadaş. Mağara adamı gibi kızı saçından çekip götürmediği kaldı diyeceğim ama galiba onu da yaptı. Tüm kitap boyunca İlkim'i kolundan tutarak sürükledi. Bu kızın bu adama aşık olabilmesini ben sadece stockholm sendromuyla açıklayabilirim. Martin'in tek güzel huyunu göremedim ben kimse kusura bakmasın. Belinde silah taşıyan bir iş adamı... Korumalara para saçmak varken niye böyle bir şey yapıyor anlayabilmiş değilim, sonuçta sağa sola saçacak parası çok.
İlkim'e gelecek olursak kişilik çatışması yaşadığını düşünüyorum. Kitabın başında okuduğum kızla kitabın sonunda okuduğum kız iki ayrı kişi gibiler. Birinin, düşüncelerini değiştirmesine anlam verebilirim. Ama baştan sona kişiliğinin değişmesi benim hiç hoşuma gitmedi.
Ayrıca kitabın biraz uzatıldığını, çok daha kısa tutulabileceğini düşünüyorum. Kitabın yarısında Martin'in İlkim'i kolundan sürüklediği ve bağırdığı kısımlar olduğunu düşünürsek...
Yazarın tüm bu kurgunun diğer bir tarafında Mary-Seth ilişkisini de koyması hem iyi hem kötü olmuş. Martin ve İlkim'in arasında geçen kavgalardan sıkıldığım anda Mary-Seth ilişkisine geçmek kitabı bir kenara koymamı engelledi, ama iki Amerikalının arasındaki ilişkinin yine Türkler arasında geçiyormuş gibi yazılması beni yine sıktı. Huyları suyları bildiğiniz Türk bunların yahu. -_-
Kitabın sonu üzgünüm ki fazlasıyla tahmin edilebilirdi. Arada beni eğlendiren ve kitaba devam etmemi sağlayan karakterse İlkim'in annesi oldu. Her seferinde kızına farklı lakaplar takması çok komikti. Hatta "Bizon kürküm" dedikten sonra bende kayışlar koptu :D
İlkim'in annesi olan Ayşen Hanım'ın hatrına kitaba ancak 5 üzerinden 2 verebilirim.
Pabucumun Ajanı'nı severek okumuştum ve bu kitabı da elime büyük bir heyecanla almıştım ama beklediğimi malesef bulamadım. Yine de Asude'nin emeğine sağlık. Şimdi tüm Asunny'lerin hıncına hazırım. Bakalım ne olacak :/
Merhaba, seni bir mime etiketledim. Yapmak istersen link ; http://kitaplarvebulutlar.blogspot.com.tr/2014/10/mim-book-challenge-tag.html#comment-form
YanıtlaSil